29. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında, Kumbaracı50 ve yönetmen Yiğit Sertdemir önderliğinde sahnelenen "İstanbul Mon Amour: Pera'nın Karanlık Odası" adlı performans, izleyicilere unutulmuş sokaklarda benzersiz bir deneyim yaşattı. Beyoğlu'nun arka sokakları, bu özgün proje için geçici bir açık hava sahnesine dönüştürüldü.
Fotoğrafçı Maryam Şahinyan'ın İzinde Bir Yolculuk
Performans, Türkiye'nin ilk kadın stüdyo fotoğrafçılarından Maryam Şahinyan'ın Pera'daki yürüyüşlerinden, kayıp imgelerinden ve semtin sessiz sokaklarındaki tarihî izlerinden ilham alıyor. Proje, bir fotoğrafçının vizöründen şehre bakışını taklit ederek, izleyiciyi İstanbul'un kolektif hafızasını yeniden keşfetmeye davet ediyor. Geleneksel tiyatro salonlarının dışına taşınan yapı, katılımcıların şehirle fiziksel ve duygusal bir etkileşim kurmasını sağladı.
Bir Şehir Keşif Deneyimi
"İstanbul Mon Amour: Pera'nın Karanlık Odası", seyirciyi pasif bir konumdan çıkararak onları aktif birer şehir gezgini haline getirmeyi hedefliyordu. Yalnızca bir oyun izlemekten ziyade, katılımcılar tarihî binaların cepheleri, dar pasajlar ve günlük hayatın aktığı meydanlar arasında, şehrin katmanlarını aralayan bir yolculuğa çıkarıldı. Bu deneyim, İstanbul'un mimari ve sosyal dokusuna dair yeni bir farkındalık imkanı sundu.
Festivalin Öne Çıkan Yapımlarından
İstanbul Tiyatro Festivali'nin bu yılki programında dikkat çeken site
- specific (mekana özgü) çalışmalardan biri olan performans, sanatın kamusal alanla ilişkisini yeniden tanımladı. Kumbaracı50'nin deneysel üretimleri ve Yiğit Sertdemir'in rejisi, festival izleyicileri tarafından ilgiyle karşılandı. Etkinlik, kent ve bellek temalarını ele alış biçimiyle, çağdaş tiyatro pratiklerine örnek teşkil etti.



Yorumlar
Yorum Yap