Amasya'da faaliyet gösteren bir restoran, kurucusu Selçuk Yılmaz ile bir Polonyalı aile arasında, uluslararası boyutlara ulaşan sıcak bir dostluğun başlangıç noktası oldu.
Bir Dostluğun Başlangıcı: Restorandaki Sohbet
Hikaye, ülkenin ekonomik olarak zorlu bir dönemden geçtiği sırada Amasya'yı ziyaret eden Polonyalı bir ailenin, Selçuk Yılmaz'ın işlettiği küçük bir restorana gelmesiyle başladı. Restoranda aynı masada başlayan sohbet, beklenmedik bir şekilde derin bir bağa dönüştü. Yaşanan samimi etkileşim, ilişkinin restoranın sınırlarını aşmasına neden oldu.
Dostluğun Somut Adımları: Amasya'da Mülk ve Eğitim Desteği
Polonyalı aile, bu samimi karşılaşmanın etkisiyle Amasya'da mülk satın alma kararı aldı. Bu adım, kurulan bağın gücünü gösteren somut bir gelişme olarak kayıtlara geçti. Aile, ayrıca, Selçuk Yılmaz'ın çocuklarının eğitim sürecine burs desteği sağlayarak dostluklarını pekiştirdi. Selçuk Yılmaz ise yaptığı açıklamalarda, gerçek dostluğun din, dil veya ırk ayrımı gözetmediğini sık sık vurguladı.
Pandemi Döneminde Sınanan Dayanışma Ruhu
Sonraki yıllarda tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi süreci, bu dostluğun dayanışma yönünü bir kez daha ortaya çıkardı. Selçuk Yılmaz'ın, "Bir çuval unla bir Ramazan geçirdim. Kapım çalan herkese bir tas çorbam, bir tas yemeğim vardı" şeklindeki ifadeleri, Amasya halkı tarafından zor zamanlardaki dayanışma ruhunun bir simgesi olarak hatırlanıyor. Bu anlayış, yerel bir işletme sahibi ile uluslararası bir misafir arasında kurulan bağın da temelini oluşturdu.
Bu yaşananlar, Amasya'dan Polonya'ya uzanan, iyilik ve karşılıklı saygı üzerine inşa edilmiş gerçek bir insanlık köprüsünün hikayesi olarak nitelendiriliyor.



Yorumlar
Yorum Yap