İstanbul Boğazı'nın Anadolu Yakası'nda, Göksu ve Küçüksu dereleri arasında yer alan Küçüksu Kasrı, Osmanlı döneminden günümüze uzanan tarihi ve sosyal yaşamıyla dikkat çekiyor. Bölge, 17. yüzyıldan itibaren padişahların has bahçesi "Bağçe
- i Göksu" olarak anılmaya başlandı.
- 1754), Sadrazam Divittar Mehmed Emin Paşa tarafından padişahın dinlenmesi için ahşap bir köşk inşa ettirildi. Bu ahşap yapı, Sultan Abdülmecid döneminde (1839-1861) yıkılarak yerine, mimarı Nikoğos Balyan Kalfa olan ve Barok-Rokoko üslubundaki bugünkü kâgir Küçüksu Kasrı yaptırıldı (1856-1857). Kasır, "bini kasrı" olarak tanımlandı; padişahların sürekli ikamet etmediği, kayık sefaları veya avlanma sırasında kısa süreli kullandıkları bir yapı oldu. Ana girişin deniz tarafından, iki kollu mermer bir merdivenle yapılması da bu işlevin mimari kanıtı.
- Saray Olarak Günümüzdeki İşlevi
- saray olarak ziyarete açıldı ve 1992'de kapsamlı bir restorasyon geçirdi. Geleneksel Türk evi planına uygun olarak bir orta sofaya açılan dört odadan oluşan yapı, aynı zamanda bahçesiyle düğün, nişan gibi özel etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Yakınındaki Mihrişah Valide Sultan Çeşmesi ve Anadolu Hisarı ile birlikte bölge, tarihi ve doğal güzellikleri bir arada sunmaya devam ediyor.
Bir Bini Kasrının Hikayesi
Sultan I. Mahmut döneminde (1730
Kayıklarla Sosyal Hayat ve "Hanım İncesi"
Eski İstanbul'da, özellikle harem kadınlarının bahar aylarında düzenlediği piknikler için kullandıkları süslü ve zarif kayıklar "Hanım İncesi" veya "Kırlangıç" kayıkları olarak adlandırılırdı. Göksu ve Küçüksu dereleri arasındaki mesire alanı, Batılı kaynaklarda "Asya'nın tatlı suları" olarak geçer ve bu kayık sefalarının yapıldığı başlıca yerlerdendi. Ressamların tablolarında sıkça işlenen "kayık ve kadın" teması, bu sosyal hayatın görsel kayıtları olarak tarihe geçti. Günümüzde bu ulaşım geleneği, Küçüksu İskelesi'nden kalkan şehir hatları vapurları ve motorlu deniz araçlarıyla sürdürülüyor.
Mesire Kültüründen Çay Bahçelerine
Küçüksu Çayırı, Osmanlı döneminde halkın ve saray erkanının piknik yaptığı, gezintiye çıktığı ünlü bir mesire yeriydi. Günümüzde ise Küçüksu Kasrı'nın bahçesi halkın kullanımına açık. Kasrın hemen yanı başındaki iskele ve çeşme meydanı, ziyaretçilere kafeterya hizmeti verilen bir alana dönüştürülmüş durumda. Buradaki kafe/çay bahçesi, Boğaz'ın gölgesinde çay, kahve veya kahvaltı keyfi sunarak tarihteki "mesire" geleneğini modern bir formda yaşatıyor.
Müze
Bodrum katıyla birlikte 3 katlı olan Küçüksu Kasrı, 1983'te müze







Yorumlar
Yorum Yap