İstanbul Boğazı'nın sakin bir köşesinde, tarihin izleriyle dolu bir yeşil alan, eski bir geleneğin sessizliğe karıştığını fısıldıyor. Vaniköy Çayırı, bir zamanlar şehrin eşrafının ve halkın nefes aldığı önemli bir mesire yeri iken, günümüzde bu geleneğin büyük ölçüde unutulduğu bir noktaya dönüşmüş durumda.
Tarihteki İhtişamlı Günler
Vaniköy'ün mesire geleneği, Osmanlı dönemine kadar uzanıyor. 17. yüzyılda Sultan IV. Mehmet tarafından hocası Vani Mehmet Efendi'ye hediye edilen bölge, padişahların hasbahçelerinin bulunduğu, şehzadelerin ve İstanbul halkının dinlendiği önemli bir alandı. Bölge, Bizans döneminde ise "Papaz Bahçesi" olarak anılıyor ve bir manastır kompleksine ev sahipliği yapıyordu. Osmanlı zamanında ise yeniçerilerin av köpeklerini yetiştirdikleri bir bölge olarak da biliniyordu.
Günümüzdeki Sessiz Çayır
Vaniköy Camii'nin hemen yanında, Boğaz'a sıfır konumda ve yemyeşil Kandilli sırtlarına yaslanan geniş çayır, bugün farklı bir manzara sergiliyor. Tarihi yalılar ile çevrili bu düzlük alan, artık geleneksel anlamda piknik yapılan bir yer olmaktan çıkmış durumda. Sahildeki modern restoran ve kafeler, bölgenin güncel çehresini oluşturuyor. Caminin yanındaki 350 yıllık çınar ağacı gibi unsurlar, geçmişin izlerini taşısa da, çayır şimdilerde daha çok sahilde yürüyüş yapanlar veya camiyi ziyaret edenler için bir dinlenme noktası işlevi görüyor.
Bir Geleneğin Sönüşünün Nedenleri
Vaniköy Çayırı'ndaki piknik geleneğinin unutulmasının ardında birkaç temel faktör yatıyor. Semtin sahilin tarihi yalılar ve lüks restoranlarla kaplanması, halka açık geniş piknik alanı kullanımını kısıtlıyor. Modern şehir hayatıyla birlikte insanların aktivite tercihlerinin değişmesi ve Vaniköy'e ulaşımın nispeten daha zor olması, insanları daha kolay ulaşılabilir mesire alanlarına yönlendiriyor. Ayrıca, bölgede tarihte yaşanan büyük yangınların da fiziki dokuyu ve sosyal hafızadaki alışkanlıkları etkilemiş olması ihtimal dahilinde.
Vaniköy Çayırı, fiziksel varlığını sürdürse de, bir zamanların canlı mesire kültürü artık yerini sakin bir Boğaz manzarası ve tarihi bir atmosfere bırakmış durumda. Bu haliyle, İstanbul'un kalabalığından uzakta, keşfedilmeyi bekleyen "gizli bir cennet" olarak varlığını sürdürüyor.







Yorumlar
Yorum Yap