Gözden kaçırmayın

Araştırma: İzmir'in Aşk Temalı Şiirsel Kimliği Eski Mecmuaların İzinde AranıyorAraştırma: İzmir'in Aşk Temalı Şiirsel Kimliği Eski Mecmuaların İzinde Aranıyor

İstanbul'un kalabalık caddelerinden ve turistik rotalardan uzakta, Gaziosmanpaşa'nın kalbinde yer alan Küçükköy, kentin dönüşen yüzünün ve unutulan geçmişinin izlerini taşıyor. Bölge, özellikle "teneke mahalle" olarak adlandırılan, kentin sosyal dokusunda derin izler bırakmış geçici yerleşimlerin hikayesini barındırıyor. Bu hikayenin en çarpıcı detaylarından biri ise, sabahın erken saatlerinde teneke mahalle aralarından yükselen ilk kaynak sesleriydi.


Teneke Mahalleler: Yoksulluğun ve Dayanıklılığın Mimari İfadesi
"Teneke mahalle" kavramı, 19. yüzyıl Osmanlı İstanbul'unda, özellikle 1877

  • 78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında artan göçmen nüfusun barınma ihtiyacıyla ortaya çıktı. Sur dipleri, demiryolu kenarları gibi kentin "sosyo-mekânsal boşluklarında", atık malzemelerle -teneke kutular, eski tahtalar, gaz tenekeleri- inşa edilen derme çatma evlerden oluşan bu bölgeler, kent yoksulluğunun somut bir temsiliydi. Kumkapı-Kadırga ve Nişantaşı-Taşocağı, İstanbul'daki en eski örnekler arasında yer alıyordu. Bu mahallelerde yaşayanlar genellikle hamallık, ayakkabı boyacılığı, hurdacılık gibi enformel işlerde çalışarak hayatlarını sürdürüyordu.


Küçükköy'ün Dönüşen Dokusu ve Sanayi İlişkisi
Küçükköy, tarihi bir köy merkezi olarak, 1950'lerde Balkan göçmenlerinin yerleşimiyle başlayan, 1960'larda sanayileşmeyle hızlanan bir dönüşüm süreci yaşadı. Günümüzde modern konut projeleri ve altyapı yatırımlarıyla değişim geçiren bölge, bir zamanlar gecekondu ve teneke mahalle benzeri yapıları da barındırıyordu. Bölgenin sanayi alanları için yapılan imar planları, buradaki emek yoğun yaşamın alt yapısını oluşturuyordu. İşte tam da bu sanayi karakteri, sabahın ilk saatlerindeki seslerin kaynağını açıklıyor.


Sabahın İlk Kaynak Sesleri: Emek ve Mücadelenin Sembolü
Teneke mahallelerde gün, şafak sökmeden önce başlardı. Sabahın ilk ışıklarından önce, sanayi bölgelerindeki küçük atölyelerde veya inşaat alanlarında çalışmaya başlayan kaynakçıların, demircilerin ve diğer emekçilerin sesleri, mahalle aralarında yankılanırdı. Bu endüstriyel senfoni, sadece bir iş başlangıcı değil, aynı zamanda yoksul kesimin günlük hayatta kalma mücadelesinin de bir parçasıydı. Kaynakçıların erken saatlerde işe koşuşu, edebiyatta ve müzikte de kendine yer bulmuş, bu sesler bölgenin emek yoğun karakterinin sembolik bir temsili haline gelmişti.


Kaybolan Bir Ritüel ve Kentsel Hafıza
Bugün, kentsel dönüşüm projeleriyle birlikte teneke mahalleler fiziksel olarak ortadan kalkarken, onlarla birlikte bu sabah ritüelleri ve sesler de silinmeye başladı. Küçükköy de bu dönüşümün bir parçası olarak, geçmişindeki bu dokuyu modern konutlara bırakıyor. Ancak, "sabahın ilk kaynak sesleri" metaforu, kentin hafızasında, yoksulluk içindeki emeğin ve dayanışmanın, aynı zamanda hızla değişen kent manzarasında kaybolan bir yaşam biçiminin hatırlatıcısı olarak varlığını sürdürüyor. Bu sesler, İstanbul'un görünmeyen katmanlarından birine, sosyal tarihinin derinliklerine işaret ediyor.