Gözden kaçırmayın

Karla Örtülü Peri Bacaları, Cappadocia'ya Masalsı Bir Görünüm KazandırıyorKarla Örtülü Peri Bacaları, Cappadocia'ya Masalsı Bir Görünüm Kazandırıyor

Artvin'in Karadeniz'e açılan kapısı Hopa, sadece coğrafi bir konum değil, bin yıllık kültürel birikimin mutfak ve müzikle harmanlandığı bir yaşam alanıdır. Laz kemençesinin coşkulu ezgileri eşliğinde pişen hamsi ve yaylaların sakin dinginliğinde yetişen mısır, bu toprakların ritüelistik köklerini anlatan iki temel unsurdur. Bu derin bağ, antik Kolhis uygarlığından günümüze uzanan bir kültürel sürekliliğin izlerini taşır.


Bir Deniz ve Bir Dağ Hikayesi: Hamsi ile Mısır
Hopa mutfağının iki sacayağı, fırtınalı deniz ile sakin yaylaların dengesi üzerine kuruludur. Ekim

  • Ocak aylarında Karadeniz'in coşkulu sularından avlanan hamsi, bölgenin beslenme kültürünün bel kemiğini oluşturur. Geleneksel olarak mısır ununa bulanarak kızartılan hamsi, sadece bir pişirme yöntemi değil, deniz ve karasal üretim arasındaki kültürel bağın bir ritüelidir. Sebze ve mısır unu ile hazırlanan hamsi çilihtası ise bu sentezi sofraya taşıyan bir lezzet anıtıdır. Balkçıların denize açılırken "Vira Bismillah" demesi, bu ritüelin İslami inançla nasıl harmanlandığının da bir göstergesidir.


  • Dağlarda ise durum farklıdır. Karadeniz'in yağışlı iklimine uyum sağlamış mısır, yayla yaşamının temel gıdasıdır. Mısır ekmeği, Hopa kahvaltılarında tereyağı sürülerek yenen bir ritüele dönüşmüştür. Mısır unu, tereyağı ve peynirle yapılan kuymak (mıhlama) ise yayla havasını ve hayvancılık kültürünü sofraya getiren bir lezzet köprüsüdür.


    Kemençenin Sesi: Ritim ve İnanç
    Laz kültürünün vazgeçilmezi kemençe, sadece bir müzik aleti değildir. 11

  • 12. yüzyıllarda Pontus Rumları tarafından Bizans lirinden türetilen bu enstrüman, toplumsal birleşmeyi sağlayan horonların merkezindedir. Kemençenin erik, ardıç veya dut ağacından yapılması ve at kılından yayının kullanılması, doğayla kurulan derin, sembolik bir bağı işaret eder. Bu özellikleri ile enstrüman, şamanizm geleneğindeki "doğadaki ruhlarla iletişim" anlayışının izlerini taşır.


Tarihin Derin Katmanları: Kolhis'ten Günümüze
Hopa mutfak ve müzik kültürünün kökleri, Lazların ataları olan Kolhis uygarlığına dayanır. MÖ 6. yüzyılda tarım ve balıkçılıkla ünlenen bu uygarlık, bölgenin temel geçim kaynaklarını oluşturmuştur. Lazların paganizm, Hristiyanlık ve son olarak İslam sürecinde yaşadığı dini geçişler, hamsi avı ve mısır hasadı gibi ritüelleri de dönüştürmüş, onları yeni inanç sistemleriyle harmanlamıştır. Bu süreklilik, günümüzde de kendini hissettirmektedir.


Modern Çağda Gelenek
Günümüz Hopa'sında yaz festivalleri, kemençe eşliğindeki hamsi ve mısır lezzetlerini turistik bir ritüele dönüştürerek kültürel bir canlanma sağlıyor. Ancak, ormanların kesilmesi ve Yusufeli'nin sular altında kalması gibi ekolojik tehditler, bu ritüellerin doğal zeminini zayıflatma riski taşıyor. Kemençenin "fırtınalı" ezgileri ile hamsinin pişme süreci ve "sükunet" halindeki mısır ekmeği, Hopa'nın doğal ve kültürel döngüsünün bir metaforu olarak varlığını sürdürüyor.