Gözden kaçırmayın

Tabure Cafe Bistro'da Yılbaşı KutlamasıTabure Cafe Bistro'da Yılbaşı Kutlaması

İstanbul'un tarihî ve kültürel kimliğinin korunması için artan endişeler, özellikle Haliç bölgesinde yaşanan dönüşümle ilgili tepkileri alevlendirdi. Ünlü mimarların ve fırsatçı sermayenin etkisiyle, İstanbul'un kıyı alanlarına yapılan müdahaleler, doğal habitat ve kültürel mirasın tehlikeye girmesine sebep oluyor.

Kültürel peyzajda yaşanan bu değişim, özellikle şehir içindeki sanat etkinliklerinin arka planında bir 'kültür yıkama' faaliyeti olarak değerlendirilmekte. Bu durum, Türkiye'deki sanat çevrelerinin de kent suçlarının işbirlikçileri olarak rol aldığını gündeme getiriyor. Sanat ve mimarlığın birleşimi üzerinden yürütülen projeler, geçmişin izlerini silerken, yerel halkın taleplerine kayıtsız kalıyor.

Haliç'in mimari dokusuna yapılan katılaşmalar sonucunda, depreme ve iklim krizine karşı alınan uyarılara rağmen inşaata devam edilmesi tepki topluyor. Özellikle Mimar Sinan'ın eserlerinin bulunduğu bölgelerde, tarihi ve kültürel zenginliklerin yerini soğuk mimari projelere bırakması, İstanbul'un ruhunu zedeliyor.

Bu durumda, önümüzdeki dönem için endişeleri artıran bir diğer mesele de Adalar üzerindeki imar planları. Adaların, tek yaya bölgesi olarak korunan özelliğinin yitirilmesi, İstanbul'un doğasına benzetilme çabalarıyla birleşince, kültürel hafızanın silinmesi riski doğuyor. Bir yandan, zengin tarih ve kültüre sahip olan bu bölgelerde artan yapılaşma, diğer yandan eğitimin nasıl bu duruma entegre edileceği üzerine sorular sorulmakta. Geçmişin korunması ve israfın önlenmesi adına mimarlık eğitiminin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor.