Gözden kaçırmayın

Sağlık Turizmi Yönetmeliği Değişiklikleri Sektörü Etkiliyor: TÜRSAB'dan AçıklamaSağlık Turizmi Yönetmeliği Değişiklikleri Sektörü Etkiliyor: TÜRSAB'dan Açıklama

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Hac ve Umre acentaları arasındaki rekabet ve yaşanan adaletsizlik iddialarıyla ilgili olarak kamuoyunu bilgilendirdi. TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, konuya ilişkin açıklamasını TÜRSAB TV ekranlarında yaptı.

Hac Kota Dağıtımındaki Dengesizlikler


Bağlıkaya, Hac organizasyonunda yaşanan kota dağıtımındaki dengesizliklerin sektörde tartışmalara yol açtığını belirtti. Özellikle, uzun yıllardır Hac organizasyonu yapan acentaların, Umre organizasyonu yapan acentaların Hac kotası almasını zorlaştırdığı yönündeki iddialara değinen Bağlıkaya, bu durumun rekabeti olumsuz etkilediğini ifade etti. Örneğin, bazı acentaların geçmiş yıllarda elde ettikleri yüksek hacı sayısıyla kota avantajı elde ederken, yeni giren veya Umre’ye odaklanan acentaların bu avantajı yakalamakta zorlandığı vurgulandı.

Rekabet Ortamının İyileştirilmesi İçin Çalışmalar


TÜRSAB’ın, rekabet ortamını iyileştirmek ve adil bir kota dağılımı sağlamak için çeşitli çalışmalar yürüttüğünü belirten Bağlıkaya, bu kapsamda Diyanet İşleri Başkanlığı ile yakın işbirliği içinde olduklarını kaydetti. Bağlıkaya, kota dağıtım kriterlerinin daha şeffaf hale getirilmesi ve geçmiş yıllardaki performansın yanı sıra acentaların mali gücü, teknik kapasitesi ve müşteri memnuniyeti gibi faktörlerin de dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, acentaların Hac organizasyonunda daha etkin bir şekilde yer alabilmesi için eğitim programları düzenlediklerini ve sektöre yönelik destek mekanizmalarının geliştirildiğini belirtti.

Sektördeki Fırsatlar ve Zorluklar


Hac ve Umre turizminin Türkiye turizmi için önemli bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Bağlıkaya, bu potansiyelin daha etkin bir şekilde değerlendirilmesi için sektördeki tüm paydaşların işbirliği içinde olması gerektiğini ifade etti. Bağlıkaya, özellikle Umre turizminin yıl boyunca devam etmesi ve farklı destinasyonların geliştirilmesi gerektiğini kaydetti. Ayrıca, sektörü etkileyen döviz kuru dalgalanmaları, güvenlik riskleri ve pandemi gibi faktörlere karşı alınması gereken önlemleri de değerlendirdiklerini belirtti. Bağlıkaya, Türkiye’nin bölgedeki güvenilirliği ve turizm altyapısı sayesinde Hac ve Umre turizminde önemli avantajlara sahip olduğunu kaydetti.