Gözden kaçırmayın

Köyde Kod-Ahr: Kırsal Alandaki Ahırlar Dijital Üretim Atölyelerine DönüşüyorKöyde Kod-Ahr: Kırsal Alandaki Ahırlar Dijital Üretim Atölyelerine Dönüşüyor

Osmanlı Sarayında Bir İktidar Sembolü: Buhur Suyu
Topkap Sarayı'ndaki Helvahane, Osmanlı'nın koku konusundaki ihtişamının merkeziydi. Özellikle Ramazan aylarında, saray protokolünün vazgeçilmez bir parçası olan "buhur suyu" burada hazırlanırdı. Sarı sandal, yağlı buhur, çiçek buhuru, ud ağacı, misk ve asilbend gibi nadide hammaddeler, gül suyu içinde saatlerce kaynatılarak özel bir formülle buhur suyuna dönüştürülürdü. Hazırlanan bu özel parfüm, billur şişeler içinde padişahtan başlayarak hareme, bakanlara ve alimlere dağıtılırdı. Bu uygulama, aynı zamanda Hırka

  • i Şerif Alayı'na bir davetiye işlevi görürdü ve kokunun bir devlet protokolü aracı olarak kullanıldığının en çarpıcı örneğini teşkil ederdi.


Ticaretin Kalbinde: Mısır Çarşısı ve Attarlar
İstanbul'un tarihi tütsü ticareti, Mısır Çarşısı'ndaki attar dükkanlarında hayat bulurdu. Bu dükkanlar, sadece ithal nadide hammaddelerin değil, aynı zamanda yerli üretimin de merkeziydi. Muğla ve Fethiye ormanlarından gelen 'doğu anber ağacı' veya 'doğu ûd ağacı' yongaları, bu çarşıdaki dükkanlarda satılırdı. Bu durum, İstanbul'un tütsü ihtiyacının önemli bir kısmının yerli kaynaklarla karşılandığını gösteriyordu. Ticarette "zîgala" olarak anılan buhur, şehrin çok kültürlü yapısına uygun olarak farklı dinlerden ve milletlerden insanları bir araya getiren bir meta görevi görürdü.


Gündelik Yaşamda Buhurun İzleri
Buhur kullanımı sadece saray ve ticaretle sınırlı kalmaz, Osmanlı toplumunun gündelik yaşamına da derinlemesine nüfuz ederdi. Temizlik, nezaket ve misafirperverliğin doğal bir parçası olan koku, hamam sonrası, bayram ve kandil günlerinde evlerin buhurla tütsülenmesiyle hissedilirdi. Kokulu bir ev, "terbiyeli ve temiz" bir hanenin göstergesi olarak kabul edilirdi. Misafir ağırlama, mevlit ve hac karşılaması gibi önemli toplumsal ritüellerde ise gül suyu ve buhur ikramı yaygın bir adetti.


Bir Geleneğin Modern Yansımaları
Eyüp Sabri Tuncer (1923) ve Rebul (1895) gibi İstanbul merkezli köklü markalar, geleneksel koku kültürünü modern kolonya ve parfümlere taşıyarak bu mirası yaşatmaya devam ediyor. Atelier Rebul'un "İstanbul" adıyla tütsüler piyasaya sürmesi veya çeşitli mağazalarda geleneksel tütsü setlerinin satışa sunulması, bu tarihi geleneğin günümüzdeki popülerliğini ve şehrin kimliğiyle olan bağını gözler önüne seriyor. Böylece, asırlardır süren buhur geleneği, modern yorumlarla varlığını sürdürüyor.